All News
23 Ocak 2020 ( 284 izlenme )
Reklamlar

İslam'da Recm (taşlayarak öldürmek) Kur'an'da var mı uygulandı mı?

Kur'anı Kerim'de recm cezası yoktur. Ancak Peygamberimiz (asm) döneminde recm cezası uygulanmıştır. Kur'anı Kerim'de recm cezası ile ilgili ayet yok deyip recmi inkar edenler Peygamberimizin (asm) sünnetini yok saymaktadırlar.

Peygamberimize (asm) gelen her emir ve yasak Allah'ın vahiyle bildirmesi sonucu oluyordu. Ancak bu emir ve yasakların bir kısmı sadece mana olarak geliyordu. Peygamber Efendimiz (asm) de onları ümmetine anlatıyordu. Diğerleri ise hem mana hem de lafız olarak geliyor ve Peygamber Efendimizin (asm) onlara hiç bir katkısı olmadan olduğu gibi kalıyordu. İşte bunlar Kur'an ayetleridir. Manası Allah'tan olup da anlamı Peygamber Efendimize (asm) ait olanalar veya Kur'an ayeti olmayan vahiyler ise Kur'an'a girmiyordu. Okunan bir Kur'an ayeti olmadığı için Kur'an'a girmeyen ayetler vardı. İşte recimle ilgili olan vahiy de bunlardan biridir. Bu nedenle bu ayetin hükmüyle amel ediliyor. Ancak Okunan Kur'an ayeti olmadığı için de Kur'an'da yoktur. Yani hükmüyle amel ediliyor.

İmam Şafii, meşhur eseri elÜmm'de şunları kaydeder: "Peygamber'in farz kıldığı her şey vahiy ile olmuştur. Bir okunan vahiy (vahyi metluv) vardır, bir de doğrudan Hz. Peygamber'e vahyedilen ve Hz. Peygamber'in sünnet kıldıkları vardır." Şafii, bu ikinci çeşit vahyin, ister bazılarının dediği gibi Cebrail tarafından Hz. Peygamber'in (asm) kalbine ilka edilen bir bilgi olsun, isterse insanları doğru yola iletmesi için bizzat Allah'ın kendisine bildirdiği bir bilgi olsun, herkesi bağlayıcı olduğunu söylemektedir .

Şafii, bu yaklaşımı aynı kitabın bir başka yerinde şöyle ifade eder: "Peygamber, Allah'ın emri olmadan hiçbir konuda hüküm vermemiştir. Allah'ın, Peygamberine gönderdiği emirler iki kısımdır: Biri, bizzat Allah'ın insanlara tebliğ edilmek üzere inzal ettiği vahiy; diğeri de Allah'tan "şu işi şöyle yap" diye bir mesaj gelir, o da onu yerine getirir."

Şafii, bu yaklaşımını delillendirmek için,

"(Ey Peygamber hanımları) oturun da evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti zikredin." (Ahzab, 33/34)

âyetini anarak, vahyin ikinci kısmını "hikmet"le açıklar. Şafii bir başka yerde de şöyle demektedir:

"Bazı âlimlere göre, Hz. Peygamber'in sünnetinin tümü onun kalbine ilka olunmuştur ve onun sünneti de hikmetin ta kendisidir."

Konuyla ilgili İsmail L. Çakan'ın değerlendirmesi ise şöyledir:

"Kur'anı Kerim, hem lafzı hem de manasıyla vahiy olduğu için ona vahyi metluv (okunan vahiy) denilmektedir. Sünnet ise, vahyin bir çeşit meal ve mefhumu olduğundan dolaylı vahiydir. Fakat lafız olarak vahiy niteliğine sahip değildir. Bu sebeple de ona vahyi gayri metluv denilmektedir."

İsmail Lütfü Çakan'a göre, Hz. Peygamber (asm), vahiy, üstün beşerî akıl ve nebevî akıl ya da peygamberlik birikimi (melekei nübüvvet) denilen üçlü bir yolla ilim elde etme imkânına sahiptir. Vahiy gibi, diğer insanların ulaşması mümkün olmayan bir bilgi kaynağıyla uzun süre temasta bulunan beşerî aklın en üst seviyesine sahip bulunan Hz. Peygamber (asm)'de, melekei nübüvvet denilen bir peygamberane ictihad kabiliyet ve birikiminin oluşacağı muhakkaktır. Bu meleke sayesinde de Hz. Peygamber (asm), başkalarının intikal edemediği bir takım İlâhî gerçekleri kavrayıp en uygun ifade ve uygulamalarla insanlara anlatır. Sünnetin bilhassa Kur'an'ı ve Allah'ın muradını anlayıp, tefsir etmede ve uygulamada, kendisine uyulması kesin olan ve başkaları açısından ulaşılamaz boyutu, işte buradan kaynaklanmaktadır

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

İtalya Başbakan Yardımcısı Salvini: Erdoğan'ın Hamas açıklaması mide bulandırıcıdır Çobanın Duası Ders Verici Bir Hikaye Şans eseri Haklarındaki iddialarla gündemden düşmeyen Tayyar-Özlem Öz çifti konuştu: Soy ismimi değiştirmemiz dışında her şey iftira